Zeytinyağı
Kapat

Zeytinyağı


Zeytinyağı

Zeytinyağı düne kadar böylesine yüksek faydalarının olduğunu  çok da farkında olmadığımız bir meyve suyudur. Hatta meyve suyu kavramı bugün bile hala yadırganmakta, farklı gelmektedir. Şeftalinin ne kadar meyve ise zeytin de o kadar bir meyvedir. Meyve olması sebebiyle de zeytinyağı bir meyve suyudur. Hayatımızın bir çok alanında kullandığımız ya da kullanabileceğimiz bu meyve suyunun faydaları bir süredir uzmanlar tarafından anlatılmakta. Ancak bir alanda yeteri kadar bilgi paylaşımı olmadığı görülüyor. O da zeytinyağının kullanım alanlarıdır.

Zeytinyağı dendiğinde aklımıza ilk gelen mis gibi sarmaların,dolmaların ya da mevsiminde yapılmış tazecik salataların olmazsa olmazı geliyor. Evet bu yönü ile zeytinyağı baştacı edilmiş, seçkin bir gıda ürünüdür. Girdiği yemeği tatlandıran, lezzetine lezzet katan aynı zaman da sağlığımıza da bir çok faydası var. Bu yönü inkar edilemez bir durumdur. Peki ya zeytinyağının ilk kullanımı yemek için mi olmuştur ? Bu sorunun cevabını aradığımızda böyle olmadığı görülüyor. Zeytinyağının  bir gıda ürünü gibi kullanımı çok sonraki yıllarda oluyor. İlk kullanım alanı dermokozmetik ve cilt bakımı olduğu yönünde bulgular var. İnsanlar zeytinyağının ilk kullanım alanı olan dermo kozmetik ile bu şifa kaynağından farklı şekilde faydalandıkları görülmekte. Egzama, cilt bakımı,farklı cilt hastalıklarının şifa bulması tarafında zeytinyağı eczane de satılan bir ilaçtan, tiryaktan farksızdır. Aslolan cildi güzelleştirmesi ve varsa deri rahatsızlıkları onu iyileştirmesi yönündedir. Bu sebepten insanlar Saç, yüz, el ve vücudun çeşitli bölgelerinde bu ürünü bir ilaç gibi hep kullanmışlar ve faydasını da görmüşler.

Zeytinyağı kullanım açısından, ilk dönemler çok da yaygın olmadığı görülmekte. Ancak seçkin kişilerin, aristokratların ve nüfuzlu kişilerin alıp kullanabildiği bir ürün olan zeytinyağının kullanımı ancak  belli kişilerin arasında olduğu görülüyor. Bu yönü ile belli bir dönem çoğu insan bu ağacın şifasından uzak kaldığı anlaşılıyor. Akdeniz havzanın bu ağaç için uygun olduğu anlaşılıp zeytinyağı üretiminin arttırıldığı dönemlerden sonra yavaş yavaş birçok insanın ulaşabildiği bir gıda ürünü haline gelmiş. Tabii maliyet yönü ile belli bir kesim bu ürüne ulaşmada yetersiz kaldığı görülmekte. Sadece ilaç gibi görülen henüz yeni yeni yaygınlaşan, üretimi maliyetli olan bir ürünün tüm halka yaygınlaşması için uzun yıllar gerekecektir.

Zeytinyağı Akdeniz havzasının sıcak ikliminde boy verip salınan ağaçların yaygınlaşması ile birçok haneye girer olmuş.  İnsanlar ilk zamanlar ilaç gibi yaklaştıkları bu sıvının çok lezzetli bir gıda ürünü olduğunu anlayınca,mutfaklarda yer etmiş bu altın sıvı. Direkt içerek ya da yaptıkları yemeklere ekleyerek insanlar lezzetinden de faydalanmışlar bu zeytinyağının. 

Zeytinyağı milattan önceki dönemlerden bu yana hep insanlığın yanında olmuş. Birçok kutsal metinde yer bulan zeytinyağı, Kuran-ı Kerim'de de yer etmektedir. Birden fazla ayette bu ağaca dair işaretlerin olduğu görülüyor. Bu ayetlerden birisi de şudur; "Sema'dan ölçüyle su indirdik. Onu, yeryüzünde iskan ettik. Muhakkak biz, onu(suyu) gidermeye de kadiriz.Onunla, sizin için üzümden, hurmadan bahçeler inşa ettik. Orada, birçok ürünler vardır ve ondan yersiniz.Tur-i Sina'dan çıkan bir ağaç vardır. O (ağaç), yiyecek olanlar için, katık(zeytin yağı) verir."[MÜ'MİNUN(23)/18-20] Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimde de yer eden bu ağaç hakkında tüm insanlığın ortak kanaati onun bir şifa kaynağı olarak var edildiği yönündedir. Bu sebepten insanlar zeytinyağını hayatın hep bir alanında kullanmışlar. Cİlt bakımında,yemeklerde,yeni doğan bebeklerin bakımında, eskiden yaygın kullanılan kandillerde (ışık kaynağı olarak) ve hatta hayvanların sağlığını tehdit eden kenelerden kurtulma yolu olarak. Belki bu yönünü yeni okuyor olabilirsiniz ancak insana birçok şifa sunan zeytinyağı keneler için tam tersi etki gösterir. Koyun, keçi,at gibi hayvanların derisine yapışıp ayakları ile kenetlenen keneyi elle söküp atmaya çalışırsanız zehrini bırakacaktır ve hayvanın sağlığını tehdit edecektir ancak pamuk ya da bir bez ile bir parça zeytinyağı alıp sürerseniz kendiliğinden hayvandan düştüğünü görürsünüz. Bu yönü Anadolu'da, köylerde uygulanagelen ayrı bir fayda yönüdür.

Zeytinyağı dendiğinde akla tek bir sıvı gelmekte ancak ilk üretim dönemlerinden bu yana zeytinyağı kalitesine göre sınıflandırılmakta. Zeytin ağacı aynı, zeytinyağı aynı ayrı ayrı sınıflandırma da neden derseniz bunun birçok nedeni vardır;

• Zeytin ağacının cinsi; Zeytin ağacının cinsi zeytinyağının aromasına doğrudan etki etmektedir. Ülkemizde onlarca çeşit zeytin ağacı türü olduğu bilinmekte. Bunlardan en yaygın olanları şunlardır : Edremit yağlık, domat, Gemlik, Memecik, Çakır, eğriburun ve halhalıdır. Her zeytin türü her yörede yetişmez, hepsinin kendine özgü karakteri vardır. Örneğin halhalı zeytini daha çok Mardin civarında hayat bulurken Kuzey Ege tarafına geldiğinizde enfes aromalı Edremit yağlık zeytin ağacını görürsünüz. Bursa taraflarına gittiğinizde daha çok sofralık zeytin üretiminin yapıldığı Gemlik türü zeytin ağacı yaygındır. Zeytinyağı üretiminde üst segment olarak değerlendirilen ve hafif tadı, vurgulu meyvemsi tadıyla beğenilerek tüketillen Edremit yağlık zeytin ağacından elde edilen meyvelerden üretilen zeytinyağıdır.

* Üretim tarihi : Ekim ayında yeşil zeytin tanelerinden elde edilen zeytinyağına erken hasat denir ve daha fazla klorofil içerdiğinden rengi yeşile daha yakındır. Minör bileşenler açısından daha zengindir. Genizde yakıcılık, dilin etrafında acımsı tat daha hissedilir durumdadır. Bununla beraber meyvemsi tat daha vurguludur. Direkt soğuk tüketime daha uygundur. Salatalarda, soslarda, kahvaltıda ya yemeklerde de kullanılabilir. Ayrıca cilt için de kullanılması tavsiye edilir. Bunun yanında Ekim değil de Aralık ayında zeytin yeşilden siyaha döndüğünde hasat ederseniz rengi sarıya yakın, daha yumuşak bir tadı olan zeytinyağı elde edersiniz. Ekim ayında üretilen erken hasat zeytinyağı ile aynı keyfi vermez. Bu yüzden üretim tarihi zeytinyağının karakterine doğrudan etki eden bir faktördür.

• Asit değeri; En yaygın bilinen sınıflandırma metodu, zeytiyağındaki asit kavramıdır. Zeytinyağı birden çok yağ bileşeni içerir. Ancak kaç asit denildiğinde adı geçen yağ asidi 'oleik asit'tir. Örneğin % 0-0,8 arası zeytinyağı sızma zeytinyağı olarak geçer. Bu en evla olan, tercih edilen yağ asit aralığıdır. Asit yükseldikçe zeytinyağındaki kalite kavramı düşer. Tabii hatırlatmakta fayda var,sadece asit değerine bakılarak bir zeytinyağı iyidir ya da kötüdür demek mümkün değil.

• Muhafaza yöntemi : Eskiden zeytinyağı üretildikten sonra topraktan yapılmış küplerde,serin bir yerde muhafaza edilirmiş. Baktığımızda bu o günün şartlarına göre en ideal olanıdır. Zeytinyağı sıcaklık,hava ile temas ve ışığı sevmez. Bu sebepten topraktan yapılmış küplerde muhafaza yöntemi oldukça idealdir. Günümüzde ise seçenekler daha çoktur. Plastik kaplardan, cam şişelere, bakır güğümlerden çelik krom tanklara kadar farklı seçenekler mevcuttur. Günümüz için bakacak olursak en iyi yöntem çelik krom tanklarda, serin yerde, hava ile temas ettirmeden saklama yöntemi en evla olanıdır. Unutulmaması gereken ayrıntı, zeytinyağını üç düşmandan korumaktır.

• Ağaç cinsi : En net ayıran özelliklerden birisi de ağacın cinsidir. Mardin yöresi ile Küçükkuyu yöresinin zeytinyağı arasında keskin bir fark vardır.  Çünkü sıkımı yapılan zeytin türü aynı değildir. Bu sebepten zeytinyağı tercihi yapılırken kaç asit olduğuna bakıldığı kadar zeytin ağacının cinsine de bakılır.

Zeytinyağı konusunda söylenebilecek çok söz olduğu görülüyor. Denilebilir ki hala tam olarak bu ağacın nasıl bir nimet olduğunu çok bilmiyoruz,farkındalığımız az. Hasta olunca koşa koşa hastanelerde sıra bekliyor, kutu kutu ilaçlar tüketiyoruz. Tabii ki hastalık oluştuktan sonra modern tıptan faydalanmak gerek, bir uzman doktor kontrolünden geçerek tedavi edilmek gerek ancak hasta olmadan önce belli tedbirleri almak mümkün. Zeytinyağını sofralardan eksik etmeyerek bağışıklık sistemimizi güçlendirebilir, dış tehditlere karşı daha mukavemetli olabiliriz. Önemli olan halis,saf,temiz,tadı güzel,keyifle tüketilebilen, kalitesi korunmuş bir zeytinyağı olsun.

Yazımızı  filozof Demokritos'un şu sözü ile bağlayalım. Bir gün filozof Demokritos'a sorulur"Sağlığımızı nasıl koruyup, uzun ömür süreriz?" O da cevaben şunu der : "İçimizi balla, dışımızı zeytinyağı ile yıkayalım."

Bilge ağaç zeytin ağacından üretilen zeytinyağının şifası sizlerle olsun.

Zeytin Bakkal | Olivkoy Zeytinyağı | Küçükkuyu Zeytinyağı | Zeytinyağı  




Zeytin Bakkal | Soğuk Sıkım Natürel Sızma Zeytinyağı, Siyah Zeytin, Yeşil Zeytin,Zeytinyağı Sabunu © 2020 | Bu site RGS Yazılım® E-ticaret sistemi ile hazırlanmıştır